4.8.08

Hangi İstanbul?

Motor ustasıyla karşılıklı oturmuş, çay içip sohbet ediyoruz. Bu girdi içeri. Üstü başı, saçı sakalı, bir de konuşması ne koşullarda çalıştığını, ekmeğini kazandığını, nasıl yaşadığını az çok belli ediyor.

Selamlaşmanın ardından mekan sahibi usta buyur etti, oturttu, çay ikram etti. Sonra derdini sordu.

Her gün en az 35km yol katediyormuş. Toplu taşıma ile perişan oluyormuş. İşi de aksıyormuş. Hem ilk yatırımı, hem de işletmesi hesaplı olacak ulaşım istiyor: Bir motosiklet.

Usta bütçeyi kestirebilmek için önce maaşını soruyor. Sonra ihtiyacı tam kestirebilmek için "Köylü müsün?" diyor. Köyde mal taşınır çünkü. Köyün yolları kötüdür. Ona göre motor seçmek lazım. Benim bu soruya verebileceğimden daha rahat cevap veriyor: "İstanbulluyum".

Bir arkadaşım babasına telefon açıyor, "Baba tayinim falanca yere çıktı. İstanbul'a 1 saat". Baba soruyor "Hangi İstanbul'a?".

Adam herkes kadar İstanbullu. Bütün İstanbullar, hep birlikte, bir İstanbul.

Sonra diyor ki "Dışı plastik bunların. Ben alıp aluminyumla değiştireceğim. Sağlam olsun". O anda üstüne Mercedes ya da Alfa Romeo amblemi yapıştırılmış Tofaşlar geldi aklıma. Ya da en edeplisinden Doğan görünümlü Şahin. Az daha para toplayabilsek, cip alacağız. Sonra da sanayide tüp taktıracağız.

İşte İstanbul, işte Türkiye.

Hiç yorum yok: